Mafia III - Son Bakış


Oyun dünyası... Ne çok hayal kırıklıkları yaşattın bizlere. Ekranlarımızın başına geçtiğimizde dünyaya dair iyi-kötü her şeyi arkamızda bırakıp farklı yolculuklara yelken açarken biz, nasıl da unutuvermişiz bu oyunların da kazanç sağlanılması gereken birer ürün olduğunu. Ve kazanç sağlanan her şeyin eninde sonunda tadının bozulacağını. 

Öyle hızlı gelişti ki her şey, video oyunlarının yedinci jenerasyonu olarak adlandırılan dönemin ilk zamanları herkesi çılgına çevirirken; sonlarına gelindiğinde ise gelişen şeylerin oyunlar değil, oyunculuk kavramı olduğunu öğrendik.

Neler ellerimizden kayıp gitmedi ki? Assassin's Creed (en büyük acımız), Need for Speed, Crysis, Far Cry, Fallout, Tomb Raider, Mass Effect, çok umrumda olmasa da Call of Duty... Bunlar hemen hemen herkesin kabul ettikleri. Çok bilinmeyen fakat benim için her biri ayrı hayal kırıklığı yaratan oyunlar da var: Castlevania: Lords of Shadow 2, Kane & Lynch 2, Just Cause 3, Thief (2014), Saints Row IV, Sniper Elite'ler. Ve şu an aklıma gelmeyen niceleri. Ubisoft isminin kimsede nefret uyandırmadığı zamanlarda duyurulan Watch Dogs ve The Crew oyunlarını da nasıl unuturuz.



This, this...

Ama hiçbiri bunun gibi olmadı işte. O kadar yazılıp çizildi, şöyle kötü böyle kötü denildi. Her oyun için yaptığım gibi; ön yargılı olmamak için hiçbir video veya inceleme yazısına göz atmasam da, bir yandan da nelerle karşılaşabileceğimi tahmin ederek kendimi hazırlasam da, hayal kırıklıklarına alıştığımı düşünsem de, oyunu açtığımda... Hüngür hüngür ağladım. Şaka şaka. O kadar da değil. 

İki-üç saat oyunu oynadıktan sonra öyle moralim bozuldu ki, oyuna odaklanamamaya başladım. Bir kaç gün doğru dürüst başında duramadım, hem ben sıkıldım, hem ruhum sıkıldı. Keşke olmasaymış dedim. Hiç çıkmasaymış. İsmi farklı olsaymış. Veya Mafia oyunu olup da Vito'ya hiç karışmasaymış. Kimsenin hatıralarına el sürmeseymiş. İsmi de Mafia: Lincoln's Revenge falan olsaymış ne bileyim. Bu arada adamımızın ismini unutmuşum Google'dan aratıp hatırladım. Ne garip...


"biz getaya rakip olacaaz üweüweüwe"

Siz önce arabaların uçma gibi bir özelliği olmadığının farkına varın. Asfaltta giderken bile araba ayrı, yol ayrı telden çalıyor. Araba sürüşü, hız hissiyatı berbat. Kapatılamayan kamera sallanma efekti de var tabi. Alışmak zaman alıyor. Hatta hem araç kullanımı hem çatışma öyle saçmalaşabiliyor ki; oyuna klasik yavaşlatma yeteneği koyulmuş. Daha doğrusu koyulmak zorunda kalınmış. Yoksa o leş gibi çarpışma ve hasar efektlerine daha çok maruz kalırdık, çatışmalar ise bir seçenek olmaktan çıkardı ve oyunun türünde gizlilik yazardı.

Şehir ruhsuz, boş, yaşamıyor. İnsanlar aynı şeyleri söyleyip duruyorlar. Etkileşim sıfır. Bazı olması gereken animasyonlar hiç yok. Olanlar ise rezil, tamamlanmamış. Örneğin aksiyon sırasında olur da arabanız yan durur veya ters dönerse 'arabadan çık' tuşuna bastığınızda karakterin pat diye aracın yanında dikildiğini göreceksiniz. Görevlere başlarken iki karakterin odun gibi birbirinin karşısında durup iletişime geçme sürecinde de bazen ağızları kıpırdamıyor. (Bazen hareket ediyor ama.)

Ara ara gün batımı güzel görünse de grafikler kötü. Zaten yüksek ayarların altında oynamak isteyene Allah yardım etsin. Gerçi muhtemelen kimse oynamaz çünkü her hâlükârda 30 FPS üstünde oynamak çok zor. Kötü grafikler yetmemiş, bir de 30 FPS'ye kilitlemişler oyunu. Sonradan güncelleme ile kilidi kaldırmışlar da oynanmıyor yine. Orta seviye bir sistemim var ve buna rağmen daha önce hiçbir oyunu 40 FPS altı oynamadım. Gerekirse düşük ayarlara alırım ama akıcılığa önem veririm fakat, böyle gitmeyeceğini anlayınca "neyse konsolda oynar gibi oynarız" diyerekten, eski nesli saymazsak ilk defa bir oyunu PC'de 30 FPS ile oynadım.


Bu resimde, uzak doğu dövüş sporları sanatında usta olan arkadaki gözlüklü abimiz,
bize dalmadan önce diğer abimizle muhabbetimizin bitmesini bekliyor...

Tabi, doğru ya! Benim hatam. Nasıl olur da hedefime ulaşmadan önce mekândaki tüm adamları halletmem! Oysa ki bunu 150 defa falan yapmıştım. Neyse, biraz beceriksiz bir oyuncuyum bu bir gerçek. Bug'lardan ve ne kadar fazla olduklarından da bahsetmek istemiyorum.

Bu arada oyunda ana görev yok. Sadece yan görev var. Olsun, en azından yakalayacağınız adamı bazen paketlemek gerekirken, bazen sorguluyorsunuz. Bu da bir şeydir. Hikâye ise başlarda ilgi uyandırmıyor desem yalan olur ama son derece klişe olduğunu söylemekte fayda var. Ama cidden, bazı karakterlerin kişiliği gerçekten hissediliyor ve nadiren çıkan ara sahneler de başarılı. Ama tekrarlamak gerekir ki hikâye kötü, bir Mafia oyunu için ise, çook çook kötü.

Yahu ben şunu da anlamıyorum. Elinizde bir oyun serisi var ve olabildiğince seriyi uzatıp faydalanmak istiyorsunuz. Neden her oyunda senelerce ileriye atlıyorsunuz? AC'de de yaptılar bunu, sonra dediler ki "efenim bu sefer çok geriye gidiyoruz, suikastçılığın temeline..."

 Herkeşler nereye gitti?

Gerçekten merak ediyorum, yani böyle bir işi kim yapar, neden yapar, kim planlayıp programladı, kim onayladı, neden kimse demedi "kardeşim, bu işte bir terslik var" diye? Bilmiyorum, tek bildiğim o kadar hayal kırıklığı yaşamama rağmen, en kötüsünün bu olduğu. İnsanoğlu işte, her yaptığı güzel şeyi mahvetmese olmaz. Ama dersimi aldım ben, bir daha bağlanmak yok! Peki akıllardaki o soruya da yer verelim; genel olarak hiç mi güzel yanı yok? Var, müzikler. Neyse ki onu da kendi yapmaya karar vermemiş Hangar 13...


Yorumlar